Saliha
Yeni Üye
MHP önderi Bahçeli açıklamasında şunları söylemiş oldu; Türkiye-ABD bağlarının mazisi 75 uzun yıla dayanırken, NATO bünyesindeki müttefiklik hukuku da 69 yıllık bir geçmişe sahiptir. Lakin iki ülke içinde kurulan esaslı münasebetlerin istikrarlı ve istikrarlı gelişmeninden bahsetmek, ilaveten tutarlılık ve samimiyet içeren yapısından kelam etmek neredeyse imkânsızdır. İnişli çıkışlı bir imaj çizen, mahzur ve engebelerle çivilenen Türkiye-ABD diyalogları bugüne kadar dostluğun ruhuna muarız, ittifak ahlakına mugayir, karşılıklı hak ve çıkarlarla muhataralı bir surece hapsolmuştur.
Buradaki ve bundaki esas kusur hiç kuşku yok ki ABD’nin sancılı diplomatik adımlarından ve sakat politik uygulamalarından kaynaklanmıştır. Türkiye müttefiklik ahlakına, stratejik iştirak aklına titizlikle riayet etmesine karşın, ABD’nin tutumu ve tavrı her seferinde sorun çıkaran, kriz üreten, baskı ve şantaja bel bağlayan küstah bir anlayış etrafında kümelenmiştir. Türkiye, ABD’nin 51’inci eyaleti değildir, sömürgesi değildir, uydulaşmış ve iradesi çalınmış bir ülke olarak da görülmesi kelam konusu bile olamayacaktır. Dostluk ve ittifak ilgisinden kelam açılacaksa, iki devletin eşitlik temelinde, egemenlik haklarına, tarihi çıkarlarına karşılıklı ve tıpkı anda hürmet gösterilmesi de kaçınılmaz bir zorunluluktur. Türkiye dostluğu aranan, müttefikliği inanç veren bir ülkedir.
Tıpkı hususu ABD için söylemek geldiğimiz bu etapta mümkün görülmemektedir. ABD’nin siyasetlerine serpiştirdiği hasımlık tortularıyla ülkemizi her seferinde köşeye sıkıştırmaya, sabrını zorlamaya, siyasi ve ekonomik ablukalarla bezdirmeye çalıştığı gözlerden uzak tutulamayacak bir vakıadır. Türkiye tam bağımsızdır. Aziz Atatürk’ün en büyük yapıtım dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihî hüviyeti ve bahtının yol haritası onurlu bağımsızlıkla çerçevelenmiştir. Dünya üzerinde hiç bir güç merkezi, hiç bir mütehakkim yahut muhasım ülke bu gerçeği değiştiremeyecektir. Türkiye-ABD içinde heyetin diyalogların soğuması, hatta tansiyon çizgisine havale edilmesi önemli bir sorun olarak karşımızdadır. Bu açmazın sorumlusu da Biden idaresidir.
Mevcut ABD idaresi; terör örgütleriyle içlidışlı, canciğer kuzu sarması, al takke ver külah ortasındayken, Türkiye’ye uzaklık koyup taciz ve tahrik kampanyasına sürat vermesi evvela müttefiklik mimarisine en ağır darbedir. Biden idaresi terör örgütlerini Türkiye’nin önüne geçirmiş, kanlı ve kahredici bir ittifak çemberi oluşturmuştur. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yaşanan zincirleme rezaletler, PKK/YPG/PYD’ye göz nazaran göre verilen mali, mühimmat, silah ve askeri dayanaklar bunun en açık ispatı niteliğindedir. ABD idaresi bir yanda cürüm işlerken, başka yanda insanlık vicdanına ve memleketler arası hukuka büsbütün kast eden bir ilkelliğin ve iradesizliğin pençesindedir. Türk milletinin ve Türk devletinin bu biçimdesi bir vandallığı kabulü eşyanın tabiatına, insanlığın ortak mirasına karşıttır.
Terör örgütleriyle düşüp kalkan bu ülkenin İdeal Ocakları bağlamında köksüz ve mesnetsiz iftira yığınağına tevessül etmesi vahim bir yanlış, korkak bir saptırmadır. Yunan kökenli bir Demokrat Parti milletvekili tarafınca 24 Eylül 2021 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi’ne verilen “Ülkü Ocaklarının terörist bir tertip olup olmadığının” araştırılmasıyla bağlı tasarının kabulü sırf skandal, sadece skolastik bir karar değil, birebir biçimde Türkiye’ye karşı takip edilen düşmanca siyasetlerin da bir kesimidir. Temsilciler Meclisi’ne kelam konusu tasarıyı hazırlayıp vermek, akabinde utanç verici biçimde kabul etmek insan haklarına; fikir, niyet, söz ve siyasi hürriyetlere dehşet verici bir suikasttır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket önerge sahibiyle birlikte sonucu ve oy verenleri lanetlemektedir. PKK/YPG/PYD’nin görüş ve kavrayış açısıyla Dava Ocaklarına yaklaşanlar, terörist tertibin bizatihi failleri, fanatik mensuplarıdır. Zira terörizme takviye verenler, en az teröristler kadar mesul, melun ve mendeburdur.
Zira terörizme dayanak verenler, en az teröristler kadar mesul, melun ve mendeburdur. Dava Ocaklarını insanlık alemi huzurunda karalama teşebbüsü terörizmin işbirlikçileri eliyle peydahladığı bir komplo, Türk-İslam medeniyetine doğrultulmuş silahtır. Bu çarpıklığın bir diğer meselain Almanya’da Sol Parti kanalıyla körüklenmek istenmesi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i asla yıldıramayacak, asla diz çöktüremeyecektir. Türkiye ABD’ye mahkum olamayacaktır. Uyanan dev ayağa kalkmakla kalmamış ön almaya, öncü olmaya, inisiyatif üstlenmeye, daima ilerlemeye, ilerledikçe de onu bunu rahatsız etmeye başlamıştır. ABD ne yaparsa yapsın, Türk milletinin çelikten yumruğu, teslim olmayacak kalesi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i sindiremeyecek, boyun eğdiremeyecektir. Asıl terörist tertibin terör örgütlerine dayanak verenler olduğunu artık görmeyen, duymayan, bilmeyen de kalmamıştır. Türkiye-ABD ilgileri çetin bir yol ayrımındadır. Tıpkı şeyi NATO ittifakı için de ileri sürmek gerçek bir tespittir.
Biden idaresinin Türkiye ve Cumhur İttifakı alerjisi tedavi edilemez boyutlardadır. ABD’nin siyasetleri yapan, düzgün niyetli, dostça olmadığı üzere, müttefiklik unsurlarına de aykırıdır. Birleşmiş Milletler binasına fazlaca yakın bir yerde, Newyork’un en işlek caddesinin kavşak noktasında 36 katıyla yükselen ve muazzam bir başyapıt olan Türkevi’nin açılışına Biden’ın katılmayışı hem bir nezaketsizlik birebir vakitte gerilen bağların dokunaklı bir kararıdur. Türkiye seçeneksiz değildir. Çaresiz hiç değildir. Türkevi vasıtasıyla, 193 üyeli Birleşmiş Milletler’e ve ABD’ye tıpkı anda komşu olduğumuz ortadadır. Biden idaresinin şaşı bakışı, bölgesel ve global planda ülkemiz üzerinde oyun kurma telaşı şüphesiz beyhude bir efordur. Türkiye’nin gerçek komşuları vardır, dünya ABD’den ibaret, ABD’yle ihata edilmiş de sayılamayacaktır.
ABD Lideri Biden, Türkiye’yi hafifçee almasının, hakir görmesinin önemli neticelerina günü saati geldiğinde kesinlikle katlanmak durumunda kalacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket beklenen günün hasretini duyarak, sertleşen kuşatmayı insanüstü bir uğraş ve imanlı duruşuyla yarmak için devletiyle, milletiyle, mukaddesatıyla kenetlenerek varlığını devam ettirecektir.
Buradaki ve bundaki esas kusur hiç kuşku yok ki ABD’nin sancılı diplomatik adımlarından ve sakat politik uygulamalarından kaynaklanmıştır. Türkiye müttefiklik ahlakına, stratejik iştirak aklına titizlikle riayet etmesine karşın, ABD’nin tutumu ve tavrı her seferinde sorun çıkaran, kriz üreten, baskı ve şantaja bel bağlayan küstah bir anlayış etrafında kümelenmiştir. Türkiye, ABD’nin 51’inci eyaleti değildir, sömürgesi değildir, uydulaşmış ve iradesi çalınmış bir ülke olarak da görülmesi kelam konusu bile olamayacaktır. Dostluk ve ittifak ilgisinden kelam açılacaksa, iki devletin eşitlik temelinde, egemenlik haklarına, tarihi çıkarlarına karşılıklı ve tıpkı anda hürmet gösterilmesi de kaçınılmaz bir zorunluluktur. Türkiye dostluğu aranan, müttefikliği inanç veren bir ülkedir.
Tıpkı hususu ABD için söylemek geldiğimiz bu etapta mümkün görülmemektedir. ABD’nin siyasetlerine serpiştirdiği hasımlık tortularıyla ülkemizi her seferinde köşeye sıkıştırmaya, sabrını zorlamaya, siyasi ve ekonomik ablukalarla bezdirmeye çalıştığı gözlerden uzak tutulamayacak bir vakıadır. Türkiye tam bağımsızdır. Aziz Atatürk’ün en büyük yapıtım dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihî hüviyeti ve bahtının yol haritası onurlu bağımsızlıkla çerçevelenmiştir. Dünya üzerinde hiç bir güç merkezi, hiç bir mütehakkim yahut muhasım ülke bu gerçeği değiştiremeyecektir. Türkiye-ABD içinde heyetin diyalogların soğuması, hatta tansiyon çizgisine havale edilmesi önemli bir sorun olarak karşımızdadır. Bu açmazın sorumlusu da Biden idaresidir.
Mevcut ABD idaresi; terör örgütleriyle içlidışlı, canciğer kuzu sarması, al takke ver külah ortasındayken, Türkiye’ye uzaklık koyup taciz ve tahrik kampanyasına sürat vermesi evvela müttefiklik mimarisine en ağır darbedir. Biden idaresi terör örgütlerini Türkiye’nin önüne geçirmiş, kanlı ve kahredici bir ittifak çemberi oluşturmuştur. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yaşanan zincirleme rezaletler, PKK/YPG/PYD’ye göz nazaran göre verilen mali, mühimmat, silah ve askeri dayanaklar bunun en açık ispatı niteliğindedir. ABD idaresi bir yanda cürüm işlerken, başka yanda insanlık vicdanına ve memleketler arası hukuka büsbütün kast eden bir ilkelliğin ve iradesizliğin pençesindedir. Türk milletinin ve Türk devletinin bu biçimdesi bir vandallığı kabulü eşyanın tabiatına, insanlığın ortak mirasına karşıttır.
Terör örgütleriyle düşüp kalkan bu ülkenin İdeal Ocakları bağlamında köksüz ve mesnetsiz iftira yığınağına tevessül etmesi vahim bir yanlış, korkak bir saptırmadır. Yunan kökenli bir Demokrat Parti milletvekili tarafınca 24 Eylül 2021 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi’ne verilen “Ülkü Ocaklarının terörist bir tertip olup olmadığının” araştırılmasıyla bağlı tasarının kabulü sırf skandal, sadece skolastik bir karar değil, birebir biçimde Türkiye’ye karşı takip edilen düşmanca siyasetlerin da bir kesimidir. Temsilciler Meclisi’ne kelam konusu tasarıyı hazırlayıp vermek, akabinde utanç verici biçimde kabul etmek insan haklarına; fikir, niyet, söz ve siyasi hürriyetlere dehşet verici bir suikasttır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket önerge sahibiyle birlikte sonucu ve oy verenleri lanetlemektedir. PKK/YPG/PYD’nin görüş ve kavrayış açısıyla Dava Ocaklarına yaklaşanlar, terörist tertibin bizatihi failleri, fanatik mensuplarıdır. Zira terörizme takviye verenler, en az teröristler kadar mesul, melun ve mendeburdur.
Zira terörizme dayanak verenler, en az teröristler kadar mesul, melun ve mendeburdur. Dava Ocaklarını insanlık alemi huzurunda karalama teşebbüsü terörizmin işbirlikçileri eliyle peydahladığı bir komplo, Türk-İslam medeniyetine doğrultulmuş silahtır. Bu çarpıklığın bir diğer meselain Almanya’da Sol Parti kanalıyla körüklenmek istenmesi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i asla yıldıramayacak, asla diz çöktüremeyecektir. Türkiye ABD’ye mahkum olamayacaktır. Uyanan dev ayağa kalkmakla kalmamış ön almaya, öncü olmaya, inisiyatif üstlenmeye, daima ilerlemeye, ilerledikçe de onu bunu rahatsız etmeye başlamıştır. ABD ne yaparsa yapsın, Türk milletinin çelikten yumruğu, teslim olmayacak kalesi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i sindiremeyecek, boyun eğdiremeyecektir. Asıl terörist tertibin terör örgütlerine dayanak verenler olduğunu artık görmeyen, duymayan, bilmeyen de kalmamıştır. Türkiye-ABD ilgileri çetin bir yol ayrımındadır. Tıpkı şeyi NATO ittifakı için de ileri sürmek gerçek bir tespittir.
Biden idaresinin Türkiye ve Cumhur İttifakı alerjisi tedavi edilemez boyutlardadır. ABD’nin siyasetleri yapan, düzgün niyetli, dostça olmadığı üzere, müttefiklik unsurlarına de aykırıdır. Birleşmiş Milletler binasına fazlaca yakın bir yerde, Newyork’un en işlek caddesinin kavşak noktasında 36 katıyla yükselen ve muazzam bir başyapıt olan Türkevi’nin açılışına Biden’ın katılmayışı hem bir nezaketsizlik birebir vakitte gerilen bağların dokunaklı bir kararıdur. Türkiye seçeneksiz değildir. Çaresiz hiç değildir. Türkevi vasıtasıyla, 193 üyeli Birleşmiş Milletler’e ve ABD’ye tıpkı anda komşu olduğumuz ortadadır. Biden idaresinin şaşı bakışı, bölgesel ve global planda ülkemiz üzerinde oyun kurma telaşı şüphesiz beyhude bir efordur. Türkiye’nin gerçek komşuları vardır, dünya ABD’den ibaret, ABD’yle ihata edilmiş de sayılamayacaktır.
ABD Lideri Biden, Türkiye’yi hafifçee almasının, hakir görmesinin önemli neticelerina günü saati geldiğinde kesinlikle katlanmak durumunda kalacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket beklenen günün hasretini duyarak, sertleşen kuşatmayı insanüstü bir uğraş ve imanlı duruşuyla yarmak için devletiyle, milletiyle, mukaddesatıyla kenetlenerek varlığını devam ettirecektir.