Saliha
Yeni Üye
Yıldırım, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafınca hazırlanan, bu yılki konusu, “Peygamberimiz ve Vefa Toplumu” olarak belirlenen Mevlid-i Nebi Haftası etkinliklerinin Büyük Çamlıca Camisi’ndeki açılış programında, Hz. Muhammed’in dünyaya teşrifinin 1450’nci yılının arifesinde olduklarını söylemiş oldu.
Bir hafta boyunca temaya uygun çeşitli aktifliklerin gerçekleştirileceğini belirten Yıldırım, “Bu haftanın ülkemiz için, İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Mevlamdan niyaz ederim. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizi anmaya, lakin ve en çok da anlamaya gereksinim duyduğumuz bir devirdeyiz. Her hatırlandığında huzur duyduğumuz, bizlere gönül sefası yaşatan bu kutlu günlerin insanlık alemine barış, huzur ve sıhhat getirmesini diliyorum.” diye konuştu.
Geldiği periyodun karanlığına ışık olan, mazlumlara rehberlik ederek huzur ve memnunluk iklimine taşıyan bir dinin müntesipleri olmanın bahtiyarlığını yaşadığını lisana getiren Yıldırım, “Sevgili Peygamberimiz yolunu kaybetmiş insanlık için rehberlik etmiş, çarkı, nizamı ve dümeni bozuk insanlığı selamete çıkarmıştır. Örnekliği, önderliği ve en çok da hoş ahlakıyla ümmetin ilgisini ve dikkatini çekmiştir. Davet ettiği toplumda huzur, iyilik, barış ve merhamet her vakit yükselen bedel olmuştur.” sözlerini kullandı.
Hz. Peygamberin gördüğü her uygunluğa misliyle karşılık verdiğini, derin vefa duygusu yaşadığı toplumda izler bıraktığını anlatan Yıldırım, “Bir güneş üzere insanlığın semasında doğmuş ve ışığı her tipten beşere eşit olarak yaymıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bizler güzelliğin, hoşluğun taşıyıcısı olmalıyız”
Dünyada yaşanan problemler, çalkantılar ve ahlaki buhranların, Hz. Peygamber’den yayılan ahlak ve adalet hissine daha epey muhtaçlık duyulduğunu gözler önüne serdiğini lisana getiren Yıldırım, şu biçimde devam etti:
“İnsanlığı bezdiren vefasızlık, toplumda itimat ortamını ortadan kaldırmaktadır. Vefa kaybolunca birbirine itimat duymayan, kin ve nefretle bakan bir toplum kaçınılmaz hale gelmektedir. Hepimiz bilmeliyiz ki bir toplumda vefa tükenmişse inanç yok olmuş demektir. İnsan hem Allah’a hem yarattığı kula birebir vakitte etrafa vefalı olmak mecburiyetindedir. Yeryüzünü yaşanmaz kılmak derin bir vefasızlığın ve kadir bilmezliğin kararıdur. Geçmişlerimizin bize bıraktığı dünyayı yaşanabilir biçimde bizden daha sonraki jenerasyonlara bırakma sorumluluğumuz mevcuttur. Bilmeliyiz ki yeterlilik de kötülük de bulaşıcıdır. Bizler düzgünlüğün, hoşluğun taşıyıcısı olmalıyız. Uygunluk ve vefakarlık kadar muhatap üzerinde tesirli bir yol yoktur. Öyleyse hepimizin bizden emin olduğu, bizlerin de ortasında yaşadığımız toplumdan emin olarak inanç duyduğumuz bir toplumu inşa etmek mecburiyetimiz var. Ve bu biçimde gerçek ve pak toplumda lakin hoş kuşakları yetiştirebiliriz. Ahlakı kuşanan bir vefa toplumunu oluşturmalıyız. Irmakların aktığı bir deniz olmalıyız, insanlığın sığınacağı inançlı bir liman olmak durumundayız.”
Güzellerle berbatların çabasına her gün şahit olduklarını kaydeden Yıldırım, uygunluğun açamayacağı hiç bir kapının bulunmadığının altını çizdi.
Bu üzere gün ve geceleri vesile bilerek kaybolan kıymetleri hatırlamak ve ölümsüz bedellere daha fazla sarılmak gerektiğini belirten Yıldırım, Hz. Peygamberin örnekliğini hayata taşıma ve bir daha o kutlu pahalarla insanlığı buluşturmaya muhtaçlık olduğunu kelamlarına ekledi.
Programa, TBMM Lideri Mustafa Şentop ile Diyanet İşleri Lideri Prof. Dr. Ali Erbaş da katıldı.
Erbaş, aktiflik sonunda Şentop ve Yıldırım’a “Hayat Rehberi Kur’an” temalı tefsir çalışmasını armağan etti.
Bir hafta boyunca temaya uygun çeşitli aktifliklerin gerçekleştirileceğini belirten Yıldırım, “Bu haftanın ülkemiz için, İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Mevlamdan niyaz ederim. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizi anmaya, lakin ve en çok da anlamaya gereksinim duyduğumuz bir devirdeyiz. Her hatırlandığında huzur duyduğumuz, bizlere gönül sefası yaşatan bu kutlu günlerin insanlık alemine barış, huzur ve sıhhat getirmesini diliyorum.” diye konuştu.
Geldiği periyodun karanlığına ışık olan, mazlumlara rehberlik ederek huzur ve memnunluk iklimine taşıyan bir dinin müntesipleri olmanın bahtiyarlığını yaşadığını lisana getiren Yıldırım, “Sevgili Peygamberimiz yolunu kaybetmiş insanlık için rehberlik etmiş, çarkı, nizamı ve dümeni bozuk insanlığı selamete çıkarmıştır. Örnekliği, önderliği ve en çok da hoş ahlakıyla ümmetin ilgisini ve dikkatini çekmiştir. Davet ettiği toplumda huzur, iyilik, barış ve merhamet her vakit yükselen bedel olmuştur.” sözlerini kullandı.
Hz. Peygamberin gördüğü her uygunluğa misliyle karşılık verdiğini, derin vefa duygusu yaşadığı toplumda izler bıraktığını anlatan Yıldırım, “Bir güneş üzere insanlığın semasında doğmuş ve ışığı her tipten beşere eşit olarak yaymıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bizler güzelliğin, hoşluğun taşıyıcısı olmalıyız”
Dünyada yaşanan problemler, çalkantılar ve ahlaki buhranların, Hz. Peygamber’den yayılan ahlak ve adalet hissine daha epey muhtaçlık duyulduğunu gözler önüne serdiğini lisana getiren Yıldırım, şu biçimde devam etti:
“İnsanlığı bezdiren vefasızlık, toplumda itimat ortamını ortadan kaldırmaktadır. Vefa kaybolunca birbirine itimat duymayan, kin ve nefretle bakan bir toplum kaçınılmaz hale gelmektedir. Hepimiz bilmeliyiz ki bir toplumda vefa tükenmişse inanç yok olmuş demektir. İnsan hem Allah’a hem yarattığı kula birebir vakitte etrafa vefalı olmak mecburiyetindedir. Yeryüzünü yaşanmaz kılmak derin bir vefasızlığın ve kadir bilmezliğin kararıdur. Geçmişlerimizin bize bıraktığı dünyayı yaşanabilir biçimde bizden daha sonraki jenerasyonlara bırakma sorumluluğumuz mevcuttur. Bilmeliyiz ki yeterlilik de kötülük de bulaşıcıdır. Bizler düzgünlüğün, hoşluğun taşıyıcısı olmalıyız. Uygunluk ve vefakarlık kadar muhatap üzerinde tesirli bir yol yoktur. Öyleyse hepimizin bizden emin olduğu, bizlerin de ortasında yaşadığımız toplumdan emin olarak inanç duyduğumuz bir toplumu inşa etmek mecburiyetimiz var. Ve bu biçimde gerçek ve pak toplumda lakin hoş kuşakları yetiştirebiliriz. Ahlakı kuşanan bir vefa toplumunu oluşturmalıyız. Irmakların aktığı bir deniz olmalıyız, insanlığın sığınacağı inançlı bir liman olmak durumundayız.”
Güzellerle berbatların çabasına her gün şahit olduklarını kaydeden Yıldırım, uygunluğun açamayacağı hiç bir kapının bulunmadığının altını çizdi.
Bu üzere gün ve geceleri vesile bilerek kaybolan kıymetleri hatırlamak ve ölümsüz bedellere daha fazla sarılmak gerektiğini belirten Yıldırım, Hz. Peygamberin örnekliğini hayata taşıma ve bir daha o kutlu pahalarla insanlığı buluşturmaya muhtaçlık olduğunu kelamlarına ekledi.
Programa, TBMM Lideri Mustafa Şentop ile Diyanet İşleri Lideri Prof. Dr. Ali Erbaş da katıldı.
Erbaş, aktiflik sonunda Şentop ve Yıldırım’a “Hayat Rehberi Kur’an” temalı tefsir çalışmasını armağan etti.