Döpfner’e göre GDR, “aptal işçiler ve çiftçilerle dolu bir devlet”ti.

Aslıhan2312

Co-Admin
Ev
Kültür
Döpfner’e göre GDR, “aptal işçiler ve çiftçilerle dolu bir devlet”ti.

Tarihçi Katja Hoyer, bir radyo röportajında sadece Springer patronundan değil, Dirk Oschmann’ın kitabından da bahsetti.


Springer patronu Mathias Döpfner.dpa


1985 yılında Doğu Almanya’da doğan ve Büyük Britanya’da yaşayan ve “Duvarın Ötesinde” adlı kitabı yakında Almanca olarak yayınlanacak olan tarihçi ve gazeteci Katja Hoyer, Springer patronu Mathias Döpfner’in yaptığı açıklamalara olduğu kadar öfkeli. muhtemelen diğer birçok Doğu Alman’dır. Bunu MDR ile yaptığı bir röportajda söyledi. Ancak bu sefer öfkenin orada olması ve bunun tartışılıyor olması ilginç” dedi.

Döpfner’ın Doğu Almanlardan özür dilediğine inanmıyor. Tavrını “belirli bir temel kibirle” açıklıyor. “Doğu Almanya’nın aptal işçiler ve çiftçilerle dolu bir devlet, ciddi bir şekilde uğraşmak zorunda olmadığınız gri, pasif bir kitle olduğunu varsayan Döpfner gibi insanların sosyal ortamıyla da çok ilgisi var.” Çünkü Doğu Almanya’da burjuvazi ve eğitim zaten kaybolmuştu, bireysel olarak insanların duygularını ve onurunu dikkate almaya gerek yoktu – Hoyer, Springer yönetim kurulunun düşüncesini böyle yorumluyor. Ton çok aşağılayıcı çünkü aptal GDR karton figürünüz önünüzde. Ama artık “bu klişeye itilmekten” bahsetmenin zamanı geldi.

Dirk Oschmann’ın “Doğu: Bir Batı Alman Buluşu” kitabını da bunun bir ifadesi olarak görüyor. Ancak, her noktada onunla aynı fikirde değil. “Doğu, yalnızca bir Batı Almanya icadı değildir” diyor. “DAC’deki yaşam deneyimleri izlerini bıraktı.”

Araştırması sırasında Katja Hoyer, güvensizlik ve utangaçlıkla karşılaştı.


Kitabı için Doğu Almanya’da büyümüş birçok insanla röportaj yaptı. Egon Krenz gibi politikacılar, ama aynı zamanda fabrika işçileri. Çok fazla güvensizlik ve utangaçlıkla karşılandığını söylüyor. Ancak kendini GDR’de doğmuş olarak tanıttığında güven gelişti. Birçoğu Doğu Almanya’daki yaşamın hiçbir şeye değmediğini öğrenmişti. Ya da en azından, “ister Baltık Denizi’ndeki tatil, ister kendi düğününüz olsun,” SED diktatörlüğü içinde sınıflandırmanız gerekir.

“1990’dan önceki hayatın çöpe atılması gerektiği düşüncesi artık yok” diyor. Yeniden birleşmeden 30 yıl sonra, insanlar artık bunu yapmaya istekli değil. Öz güven geri gelir.