Saliha
Yeni Üye
Aksakal, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 14 Kasım 1985’te kurulan partisinin 36. yıl dönümü etkinliklerini, cumartesi günü Anıtkabir’e yapacakları ziyaretin akabinde başlatacaklarını söylemiş oldu.
Partisinin parlamentodaki eksikliğini, öbür partilerin ve toplumun hissettiğini söz eden Aksakal, “Zira DSP’nin varlığı, bulunduğu ortamın inanç seviyesini, üretim kapasitesini, nezaketin ve asaletin ehemmiyet ve derecesini her vakit çarpıcı biçimde ortaya koymuştur.” diye konuştu.
“GAZETECİ VE BİLİM İNSANI SUİKASTLARININ MAĞDURLARI niye LİSTEYE ALINMAMIŞ?”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” açıklamasını bedelli bulduğunu aktaran Aksakal, helalleşmenin Türk milletinin ulusal ve manevi gelenekleri içerisinde değerli bir yere sahip olduğuna işaret etti.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme konusundaki yol haritasında belirsizlik içeren soruların ön plana çıktığına dikkati çeken Aksakal, şunları kaydetti:
“Örneğin, 2011 yılında ‘Roboski’ diye isimlendirilen olayın faili, Cumhuriyet Halk Partisi midir ki bu biçimde bir helalleşme gereksinimi duyulmuştur? 12 Eylül öncesi devirde yaşanan, Sivas ve Maraş’ta, Alevi vatandaşların kapıları işaretlenerek yapılan katliamlar Cumhuriyet Halk Partisi tarafınca mı gerçekleştirilmiştir? 28 Şubat davasının ya da Kumpas davalarının mağduru askerler ve aileleriyle mi, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden dolayı mahkemelerde olan FETÖ davası mağduru askerler ve aileleriyle mi? bu biçimde Bahçelievler katliamının, Madımak Oteli yangınının, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üoldukça üzere bedelli gazeteci ve bilim insanı suikastlarının mağdurları niye listeye alınmamış diye sorular aklımıza geliyor.”
“BU KABUL EDİLEMEZ”
CHP’nin Cumhuriyet rejiminin kurucu iradesi olduğuna işaret eden Aksakal, Cumhuriyet’in kurucu iradesinin, yaşanan hadiselere yaklaşım formundan kaygılandıklarını söz etti.
Çok partili devirde, CHP’den İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’in başbakanlık bakılırsavinde bulunduğunu anımsatan Aksakal, CHP’nin insanlık dışı olayların sorumlusuymuş üzere ima edilmesine sessiz kalmaları için bir münasebet bulunmadığına dikkati çekti.
DSP Genel Lideri Aksakal, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bu kabul edilemez. Ne biz ne inançlı Atatürkçüler ne de laik demokratik Cumhuriyet’in inançlı bireyleri bu biçimde bir vebali üstlenmeyi, içlerine sindiremezler. Listede yer verilen olayların ve yaşananların tamamı, global emperyalizmin güdümünde çalışan, bilinmeyen servislerin işvereni memleketler arası Gladyo örgütüyle birlikte ülke idaresini tahakkümü altına almış oligarşik yapının kurguladıkları senaryo ve onun sonuçlarıdır.
Bu siyasi bir taktik-strateji ise işte asıl bu biçimde Atatürk’ün unsurlarına ve Cumhuriyet’in bedellerine bağlı milyonlarca yurttaşın inanç ve bağlılık hisleri derinden yaralanacaktır. Şayet bugünkü CHP idaresi, helalleşmek üzere alt alta sıraladığı ‘haksızlıkların ve kötülüklerin’ müsebbibi olarak sahiden sorumlu olarak kendini görüyorsa, kapı kapı dolaşmasına gerek yok, toptan özür dileyip kapısına kilit vursun daha manalı olur.”
Partisinin parlamentodaki eksikliğini, öbür partilerin ve toplumun hissettiğini söz eden Aksakal, “Zira DSP’nin varlığı, bulunduğu ortamın inanç seviyesini, üretim kapasitesini, nezaketin ve asaletin ehemmiyet ve derecesini her vakit çarpıcı biçimde ortaya koymuştur.” diye konuştu.
“GAZETECİ VE BİLİM İNSANI SUİKASTLARININ MAĞDURLARI niye LİSTEYE ALINMAMIŞ?”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” açıklamasını bedelli bulduğunu aktaran Aksakal, helalleşmenin Türk milletinin ulusal ve manevi gelenekleri içerisinde değerli bir yere sahip olduğuna işaret etti.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme konusundaki yol haritasında belirsizlik içeren soruların ön plana çıktığına dikkati çeken Aksakal, şunları kaydetti:
“Örneğin, 2011 yılında ‘Roboski’ diye isimlendirilen olayın faili, Cumhuriyet Halk Partisi midir ki bu biçimde bir helalleşme gereksinimi duyulmuştur? 12 Eylül öncesi devirde yaşanan, Sivas ve Maraş’ta, Alevi vatandaşların kapıları işaretlenerek yapılan katliamlar Cumhuriyet Halk Partisi tarafınca mı gerçekleştirilmiştir? 28 Şubat davasının ya da Kumpas davalarının mağduru askerler ve aileleriyle mi, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden dolayı mahkemelerde olan FETÖ davası mağduru askerler ve aileleriyle mi? bu biçimde Bahçelievler katliamının, Madımak Oteli yangınının, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üoldukça üzere bedelli gazeteci ve bilim insanı suikastlarının mağdurları niye listeye alınmamış diye sorular aklımıza geliyor.”
“BU KABUL EDİLEMEZ”
CHP’nin Cumhuriyet rejiminin kurucu iradesi olduğuna işaret eden Aksakal, Cumhuriyet’in kurucu iradesinin, yaşanan hadiselere yaklaşım formundan kaygılandıklarını söz etti.
Çok partili devirde, CHP’den İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’in başbakanlık bakılırsavinde bulunduğunu anımsatan Aksakal, CHP’nin insanlık dışı olayların sorumlusuymuş üzere ima edilmesine sessiz kalmaları için bir münasebet bulunmadığına dikkati çekti.
DSP Genel Lideri Aksakal, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Bu kabul edilemez. Ne biz ne inançlı Atatürkçüler ne de laik demokratik Cumhuriyet’in inançlı bireyleri bu biçimde bir vebali üstlenmeyi, içlerine sindiremezler. Listede yer verilen olayların ve yaşananların tamamı, global emperyalizmin güdümünde çalışan, bilinmeyen servislerin işvereni memleketler arası Gladyo örgütüyle birlikte ülke idaresini tahakkümü altına almış oligarşik yapının kurguladıkları senaryo ve onun sonuçlarıdır.
Bu siyasi bir taktik-strateji ise işte asıl bu biçimde Atatürk’ün unsurlarına ve Cumhuriyet’in bedellerine bağlı milyonlarca yurttaşın inanç ve bağlılık hisleri derinden yaralanacaktır. Şayet bugünkü CHP idaresi, helalleşmek üzere alt alta sıraladığı ‘haksızlıkların ve kötülüklerin’ müsebbibi olarak sahiden sorumlu olarak kendini görüyorsa, kapı kapı dolaşmasına gerek yok, toptan özür dileyip kapısına kilit vursun daha manalı olur.”