Gebze hangi belediyeye bağlıdır ?

Koray

Global Mod
Global Mod
Kişisel Bir Bakış: Gebze’nin Aidiyet Sorusu Üzerine

Kocaeli sınırları içinde yer alan Gebze, uzun zamandır “hangi belediyeye bağlı olduğu” sorusundan çok daha derin bir tartışmanın merkezinde duruyor. Bu, sadece idari bir mesele değil; aynı zamanda kimlik, hizmet, adalet ve aidiyetle ilgili bir sorgulama. Benim de yıllarca Gebze’de yaşamış biri olarak fark ettiğim en temel gerçek, insanların “Gebze Kocaeli’ye mi, yoksa İstanbul’a mı ait?” sorusuna verdikleri cevabın genellikle sadece coğrafi değil, duygusal bir yanıt taşımasıdır. Çünkü bu şehir, sınırların değil, insanların günlük yaşam deneyimlerinin şekillendirdiği bir yer.

Resmî Gerçek: Gebze Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne Bağlıdır

Öncelikle nesnel bir veriyle başlayalım: Gebze, idari olarak Kocaeli iline bağlıdır ve yerel yönetim açısından Gebze Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanında faaliyet gösterir. 2004 yılında yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 2008’deki 5747 sayılı Kanun, bu durumu netleştirmiştir. Bu yasalarla birlikte, Gebze’nin de dahil olduğu birçok ilçe, İstanbul’un metropol etkisinden koparılıp komşu illerin büyükşehir belediyelerine bağlanmıştır.

Ancak mesele, yasal metinlerde bitmiyor. Çünkü Gebze’nin coğrafi, ekonomik ve kültürel bağı hâlâ güçlü bir şekilde İstanbul’a uzanıyor. Her sabah binlerce insan Gebze’den çıkarak Pendik, Kartal, Tuzla gibi ilçelere çalışmaya gidiyor. Günün büyük kısmı İstanbul’da, gecesi Gebze’de geçiyor. Dolayısıyla, resmî aidiyetle gündelik yaşamın pratik aidiyeti arasında derin bir kopukluk oluşuyor.

Eleştirel Analiz: Coğrafya ile Kimlik Arasındaki Gerilim

Gebze’nin idari olarak Kocaeli’ye bağlı olmasının temel gerekçesi, bölgesel yönetimi kolaylaştırmak ve İstanbul’un aşırı yükünü hafifletmekti. Ancak bu kararın sosyolojik sonuçları yeterince değerlendirilmedi. Bölgedeki halkın önemli bir kısmı hâlâ “İstanbul’un bir parçası” olarak hissediyor kendini. Bu da yerel yönetime olan güveni ve katılımı etkiliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımları, çoğunlukla İzmit merkezli bir planlama anlayışıyla yürütülüyor. Gebze ise nüfus yoğunluğu, sanayi potansiyeli ve vergi gelirine rağmen, çoğu zaman ikinci planda kaldığı algısıyla yaşıyor. Bu noktada kadınların empatik ve ilişkisel bakış açısı önemli bir denge sağlıyor. Pek çok sivil toplum örgütünde, özellikle kadın liderlerin öncülüğünde, “aidiyet” duygusunun geliştirilmesine yönelik yerel projeler yürütülüyor. Örneğin, kadın dayanışma merkezleri ve kültürel atölyeler, sadece hizmet değil, kimlik inşasının da bir parçası haline geliyor.

Diğer yandan, erkeklerin stratejik ve çözüm odaklı yaklaşımı, bu tartışmanın pratik boyutunu öne çıkarıyor. Sanayi bölgelerinde çalışan pek çok erkek, “Kime bağlı olduğumuz değil, hizmetin ne kadar etkili olduğu önemli” diyor. Bu bakış açısı, yerel yönetim tartışmalarında duygu ile aklın nasıl dengelenmesi gerektiğini gösteriyor.

Verilerle Destek: Ekonomi, Ulaşım ve Altyapı Gerçekleri

Gebze, Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgelerinden birine sahip. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Bilişim Vadisi ve Gebze Teknik Üniversitesi gibi kurumlar, ilçeyi bilim ve teknoloji açısından stratejik bir konuma getiriyor. Buna rağmen, Kocaeli merkezden yönetilen bir bölge olarak altyapı ve ulaşım hizmetlerinde zaman zaman İstanbul’la kıyaslandığında yavaş kalabiliyor.

Resmî verilere göre, Gebze’nin 2024 itibarıyla nüfusu 400 bini aştı; bu rakam, birçok ilin merkez nüfusunu geride bırakıyor. Buna karşın, şehir içi ulaşım planlaması hâlâ Gebze halkının gündelik ihtiyaçlarına tam olarak yanıt veremiyor. Marmaray ve TEM otoyolu gibi projeler, bölgenin İstanbul’a entegrasyonunu güçlendirirken, idari bağın Kocaeli’ye olması bu uyumu karmaşıklaştırıyor.

Toplumsal Dinamikler: Aidiyet, Kimlik ve Katılım

Bu tartışmanın duygusal yönü de göz ardı edilmemeli. Gebze’de yaşayan birçok kişi, “Biz Kocaeli’de değil, İstanbul’un ucundayız” hissiyle yaşıyor. Bu, sadece bir gurur meselesi değil; aynı zamanda hizmet beklentisinin de bir yansıması. Çünkü insanlar, bağlı oldukları belediyeden fiziksel hizmet kadar “temsili bir varlık” da bekliyor.

Kadınların yerel yönetim katılımı burada belirleyici bir fark yaratıyor. Empatiyle yaklaşan kadın temsilciler, halkın duygusal bağlarını anlamaya ve aidiyeti güçlendirmeye yönelik daha kapsayıcı politikalar geliştiriyor. Erkek temsilciler ise genellikle stratejik çözümler ve altyapı planlaması üzerine odaklanıyor. İki yaklaşımın dengelenmesi, Gebze’nin hem duygusal hem de yapısal anlamda güçlenmesini sağlayabilir.

Sorgulayıcı Bir Bakış: Aidiyet mi, Hizmet mi?

Bu noktada şu soruları sormak gerekiyor:

- Bir kentin kimliği, sınır çizgileriyle mi, yoksa yaşayanlarının hisleriyle mi belirlenir?

- Gebze halkı Kocaeli’ye tam anlamıyla ait hissediyor mu, yoksa bu sadece resmî bir zorunluluk mu?

- İstanbul’un ekonomik cazibesi karşısında Kocaeli, Gebze’ye yeterince “şehir kimliği” kazandırabiliyor mu?

Bu sorular, sadece idari düzenlemeyi değil, yönetim anlayışını da sorgulamayı gerektiriyor. Eğer yerel yönetimler, sadece harita üzerindeki yetki alanlarına göre değil, insanların yaşadığı gerçekliklere göre planlansa, belki de bu tartışma kendiliğinden anlamını yitirirdi.

Sonuç: Gebze’nin Geleceği İçin Denge Arayışı

Gebze, resmî olarak Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olsa da, sosyoekonomik olarak İstanbul’un bir uzantısıdır. Bu ikili durum, kentin hem güçlü hem de kırılgan yönünü oluşturur. Stratejik planlamanın (çoğunlukla erkek bakışının) mantığıyla empatik yaklaşımların (çoğunlukla kadın bakışının) birlikte düşünülmesi, Gebze’nin sürdürülebilir bir şehir kimliği oluşturmasında kritik önemdedir.

Sonuç olarak, Gebze’nin hangi belediyeye bağlı olduğundan çok, hangi değerlerle yönetildiği, hangi vizyonla geleceğe hazırlandığı önemlidir. Şehir kimliği sadece idari bir tanım değil, insanların günlük yaşamlarını, aidiyet duygularını ve umutlarını yansıtan bir aynadır.

Okuyucuya bırakılacak son bir düşünce:

Belki de asıl mesele, Gebze’nin Kocaeli’ye mi yoksa İstanbul’a mı bağlı olduğu değil; bizlerin yaşadığımız şehirlerle ne kadar “bağ kurabildiğimizdir.”