Kalbimde Nasıl Yazılır?
Selam forumdaşlar,
Bu gece içimde bir şeyler kıpır kıpır… Bilirsiniz ya, bazen bir kelimeye takılırsınız, o kelime sanki kalbinizin ritmine karışır. İşte öyle bir andayım. “Kalbimde nasıl yazılır?” diye düşündüm az önce. Harflerle mi, anılarla mı, yoksa susarak mı yazılır kalbe bir isim? Size bu sorunun cevabını bir hikâyeyle anlatmak istiyorum. Belki siz de kendi cevabınızı bulursunuz.
Bir Şehrin Sessiz Akşamında
Ali, her zaman planlı, stratejik düşünen bir adamdı. Hayatta her şeyin bir çözümü olduğuna inanırdı. Bozulan bir musluk, çatlayan bir duvar, kırılan bir kalp bile… Onun gözünde her şey “tamir edilebilir”di, yeter ki doğru yöntem bulunsun.
Elif ise farklıydı. Bir şeyi tamir etmezdi, hissederdi. İnsanların ne söylediğine değil, gözlerine, nefes alışlarına bakardı. O anın duygusunu çözümlemekle ilgilenirdi. Belki de bu yüzden Ali’yle Elif’in yolları bir sonbahar akşamı, aynı kafede kesişti.
Ali, not defterine bir şeyler karalıyor; Elif, kahvesini karıştırırken pencereden dışarı bakıyordu. Yağmur ince ince yağıyor, şehir kendi sessizliğine gömülüyordu. O anda Elif, kalbindeki bir boşluğu fark etti — belki de karşısında oturan, düşüncelere dalmış adamın aynasındaki yansımasını gördü.
“Senin Kalbin Nerede Yazıyor?”
İlk sözü Elif söyledi:
— Hep yazıyorsun, peki neyi arıyorsun o satırlarda?
Ali başını kaldırdı, hafif şaşırmıştı.
— Belki bir düzeni. İnsan yazarken karmaşasını toplar. Sen hiç yazmaz mısın?
— Ben hissederim, dedi Elif gülümseyerek. Yazmak benim için fazla kesin. Hislerim belirsizlik ister, akış ister.
Ali o an anladı; Elif, onun çözüm aradığı denklemin bilinmeyeniydi. O, sonuç değil, süreçti.
Kadınların Gözleriyle, Erkeklerin Zihniyle
Zamanla ikisi arasında bir bağ oluştu. Ali, Elif’in duygusal dünyasında kaybolmayı öğrendi; Elif, Ali’nin stratejik düşüncelerinde kendini güvende hissetti. Fakat bir gün, bir tartışma çıktı.
Elif’in gözleri doluydu:
— Her şeyi mantığa sığdırmaya çalışıyorsun. Kalp öyle bir yer değil. Orada denklem yok, sadece his var.
Ali sustu. O an ilk defa hiçbir çözüm bulamadı. Çünkü mesele çözülmek için değil, yaşanmak içindi.
Elif o akşam kapıyı çekip gittiğinde, Ali’nin odasında bir cümle asılı kaldı:
“Kalbimde nasıl yazılır?”
Bir Kalbin Alfabeti
Ali o geceden sonra anlamaya başladı; kalp, kelimelerle değil, anlarla yazılır.
Elif’in gülüşü, kahvesinin buharı, yağmurun cama vuruşu…
Her biri kalbine kazınıyordu harf harf.
Ve o fark etti ki kalbe bir isim yazmak, kalemin değil, cesaretin işiydi.
Bir süre sonra Elif geri döndü. Ne bir açıklama yaptı, ne de bir mazeret sundu. Sadece oturdu, gözlerini Ali’nin gözlerine dikti.
— Hâlâ yazıyor musun? diye sordu.
Ali gülümsedi.
— Artık yazmıyorum, sadece dinliyorum. Kalbim kendi cümlelerini kuruyor.
Elif’in dudaklarından bir kelime döküldü:
— O zaman ben de okumayı öğreneyim.
Forumdaşlara Bir Soru
Bazen düşünüyorum, forumdaşlar… Kalbimize yazdıklarımızı silmek mümkün mü? Ya da bazı isimler gerçekten silinmez mi?
Ali ve Elif’in hikâyesinde, biri kalbiyle yazdı, diğeri aklıyla okudu. Ama sonunda ikisi de aynı cümlede buluştu: “Kalbimde nasıl yazılır?”
Belki de kalp, sadece doğru kişi geldiğinde anlamlı cümleler kuruyor.
Belki de bazı harfler, sadece gözyaşıyla belirginleşiyor.
Biraz Senin Hikâyen
Kim bilir, belki senin de içinde hâlâ silinmemiş bir isim vardır.
Belki yıllar önce “artık bitti” dediğin biri, bir şarkının ortasında, bir fotoğrafın köşesinde yeniden beliriyordur.
Belki sen de hâlâ “kalbimde nasıl yazılır” diye fısıldıyorsundur kendine.
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni, “unutmak” kelimesinin bile içinde bir “hatırlama” barındırdığını fark etmemdi.
Unutmak, aslında kalpteki yazının mürekkebini soldurur, ama harfleri orada kalır.
Ve Belki De Şimdi Sen Yazmalısın
Şimdi sözü size bırakıyorum, dostlar.
Sizce kalbe yazılan şey silinir mi?
Mantık mı daha kalıcı iz bırakır, yoksa hisler mi?
Ali gibi çözüm arayanlardan mısınız, yoksa Elif gibi duygunun peşinden gidenlerden mi?
Cevap ne olursa olsun, hepimizin içinde bir “yazı masası” var.
Kimimiz planlı, kimimiz savruk yazarız ama sonunda aynı yere varırız:
Bir ismin yankısına.
Ve belki de “kalbimde nasıl yazılır” sorusunun cevabı tam da budur:
Yazılmaz aslında…
Kalp, sadece doğru anda, doğru kişiyi kendiliğinden yazar.
Belki silinmez, ama şekil değiştirir.
Ve her okuduğunda, seni yeniden başlatır.
Şimdi siz anlatın forumdaşlar… Sizin kalbinizde hangi kelime hâlâ okunuyor?
Selam forumdaşlar,
Bu gece içimde bir şeyler kıpır kıpır… Bilirsiniz ya, bazen bir kelimeye takılırsınız, o kelime sanki kalbinizin ritmine karışır. İşte öyle bir andayım. “Kalbimde nasıl yazılır?” diye düşündüm az önce. Harflerle mi, anılarla mı, yoksa susarak mı yazılır kalbe bir isim? Size bu sorunun cevabını bir hikâyeyle anlatmak istiyorum. Belki siz de kendi cevabınızı bulursunuz.
Bir Şehrin Sessiz Akşamında
Ali, her zaman planlı, stratejik düşünen bir adamdı. Hayatta her şeyin bir çözümü olduğuna inanırdı. Bozulan bir musluk, çatlayan bir duvar, kırılan bir kalp bile… Onun gözünde her şey “tamir edilebilir”di, yeter ki doğru yöntem bulunsun.
Elif ise farklıydı. Bir şeyi tamir etmezdi, hissederdi. İnsanların ne söylediğine değil, gözlerine, nefes alışlarına bakardı. O anın duygusunu çözümlemekle ilgilenirdi. Belki de bu yüzden Ali’yle Elif’in yolları bir sonbahar akşamı, aynı kafede kesişti.
Ali, not defterine bir şeyler karalıyor; Elif, kahvesini karıştırırken pencereden dışarı bakıyordu. Yağmur ince ince yağıyor, şehir kendi sessizliğine gömülüyordu. O anda Elif, kalbindeki bir boşluğu fark etti — belki de karşısında oturan, düşüncelere dalmış adamın aynasındaki yansımasını gördü.
“Senin Kalbin Nerede Yazıyor?”
İlk sözü Elif söyledi:
— Hep yazıyorsun, peki neyi arıyorsun o satırlarda?
Ali başını kaldırdı, hafif şaşırmıştı.
— Belki bir düzeni. İnsan yazarken karmaşasını toplar. Sen hiç yazmaz mısın?
— Ben hissederim, dedi Elif gülümseyerek. Yazmak benim için fazla kesin. Hislerim belirsizlik ister, akış ister.
Ali o an anladı; Elif, onun çözüm aradığı denklemin bilinmeyeniydi. O, sonuç değil, süreçti.
Kadınların Gözleriyle, Erkeklerin Zihniyle
Zamanla ikisi arasında bir bağ oluştu. Ali, Elif’in duygusal dünyasında kaybolmayı öğrendi; Elif, Ali’nin stratejik düşüncelerinde kendini güvende hissetti. Fakat bir gün, bir tartışma çıktı.
Elif’in gözleri doluydu:
— Her şeyi mantığa sığdırmaya çalışıyorsun. Kalp öyle bir yer değil. Orada denklem yok, sadece his var.
Ali sustu. O an ilk defa hiçbir çözüm bulamadı. Çünkü mesele çözülmek için değil, yaşanmak içindi.
Elif o akşam kapıyı çekip gittiğinde, Ali’nin odasında bir cümle asılı kaldı:
“Kalbimde nasıl yazılır?”
Bir Kalbin Alfabeti
Ali o geceden sonra anlamaya başladı; kalp, kelimelerle değil, anlarla yazılır.
Elif’in gülüşü, kahvesinin buharı, yağmurun cama vuruşu…
Her biri kalbine kazınıyordu harf harf.
Ve o fark etti ki kalbe bir isim yazmak, kalemin değil, cesaretin işiydi.
Bir süre sonra Elif geri döndü. Ne bir açıklama yaptı, ne de bir mazeret sundu. Sadece oturdu, gözlerini Ali’nin gözlerine dikti.
— Hâlâ yazıyor musun? diye sordu.
Ali gülümsedi.
— Artık yazmıyorum, sadece dinliyorum. Kalbim kendi cümlelerini kuruyor.
Elif’in dudaklarından bir kelime döküldü:
— O zaman ben de okumayı öğreneyim.
Forumdaşlara Bir Soru
Bazen düşünüyorum, forumdaşlar… Kalbimize yazdıklarımızı silmek mümkün mü? Ya da bazı isimler gerçekten silinmez mi?
Ali ve Elif’in hikâyesinde, biri kalbiyle yazdı, diğeri aklıyla okudu. Ama sonunda ikisi de aynı cümlede buluştu: “Kalbimde nasıl yazılır?”
Belki de kalp, sadece doğru kişi geldiğinde anlamlı cümleler kuruyor.
Belki de bazı harfler, sadece gözyaşıyla belirginleşiyor.
Biraz Senin Hikâyen
Kim bilir, belki senin de içinde hâlâ silinmemiş bir isim vardır.
Belki yıllar önce “artık bitti” dediğin biri, bir şarkının ortasında, bir fotoğrafın köşesinde yeniden beliriyordur.
Belki sen de hâlâ “kalbimde nasıl yazılır” diye fısıldıyorsundur kendine.
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni, “unutmak” kelimesinin bile içinde bir “hatırlama” barındırdığını fark etmemdi.
Unutmak, aslında kalpteki yazının mürekkebini soldurur, ama harfleri orada kalır.
Ve Belki De Şimdi Sen Yazmalısın
Şimdi sözü size bırakıyorum, dostlar.
Sizce kalbe yazılan şey silinir mi?
Mantık mı daha kalıcı iz bırakır, yoksa hisler mi?
Ali gibi çözüm arayanlardan mısınız, yoksa Elif gibi duygunun peşinden gidenlerden mi?
Cevap ne olursa olsun, hepimizin içinde bir “yazı masası” var.
Kimimiz planlı, kimimiz savruk yazarız ama sonunda aynı yere varırız:
Bir ismin yankısına.
Ve belki de “kalbimde nasıl yazılır” sorusunun cevabı tam da budur:
Yazılmaz aslında…
Kalp, sadece doğru anda, doğru kişiyi kendiliğinden yazar.
Belki silinmez, ama şekil değiştirir.
Ve her okuduğunda, seni yeniden başlatır.
Şimdi siz anlatın forumdaşlar… Sizin kalbinizde hangi kelime hâlâ okunuyor?