Kuranı abdestsiz ellemek günah mı ?

Koray

Global Mod
Global Mod
[color=]Kutsala Dokunmak: Abdest, Cinsiyet ve Sosyal Eşitsizlik Üzerine Bir Forum Tartışması

Sessiz bir sabahın ilk ışıklarıyla birlikte elime Kur’an’ı aldığımda, zihnime hep aynı soru düşer: “Bunu tutmaya layık mıyım?” Bu soru, sadece ritüel bir temizlik meselesi değildir; derinlerinde toplumsal, cinsiyet temelli ve sınıfsal bir düzenin izlerini taşır. “Kuran’ı abdestsiz ellemek günah mı?” sorusu, yüzeyde dini bir hüküm gibi görünse de, aslında sosyal yapılarla, iktidar ilişkileriyle ve kutsallığa erişim biçimlerimizle yakından ilgilidir.

---

[color=]Abdest: Sadece Temizlik mi, Yoksa Sosyal Bir Ayrıştırma Aracı mı?

Abdest, İslam’da ibadet öncesi arınma ritüelidir. Ancak bu arınmanın fiziksel sınırları kadar, kimlerin “temiz” sayıldığına dair kültürel sınırları da vardır. Tarih boyunca birçok toplumda temizlik, sadece bedensel değil, aynı zamanda toplumsal bir statü göstergesi olmuştur. Antropolog Mary Douglas, Purity and Danger adlı eserinde “temiz” ve “kirli” kavramlarının aslında sosyal düzeni korumak için üretildiğini söyler.

Bu çerçevede bakıldığında, abdestsiz Kur’an’a dokunmanın “günah” olup olmadığı sorusu, sadece dini bir emir değil, aynı zamanda kimlerin “manevi temizlik” üzerinden kontrol edildiğini de gösterir. Kadınların regl dönemlerinde “abdestsiz” sayılması, onların kutsala erişiminin geçici olarak engellenmesi anlamına gelir. Bu, dini bir kuraldan çok, patriyarkal düzenin sembolik bir yansıması olarak da okunabilir.

---

[color=]Cinsiyet: Kadınların Temizliğine Dair Sessiz Normlar

Kadınların regl dönemlerinde Kur’an’a dokunup dokunamayacağı üzerine yapılan tartışmalar, sadece fıkıh metinlerinde değil, gündelik hayatın her köşesinde yankılanır. Bazı kadınlar, bu dönemde Kur’an okumaktan bile kaçınırken, bazıları dijital ortamda (örneğin telefon uygulamalarında) Kur’an’la bağını sürdürür.

Burada mesele, kadının kutsala yaklaşımındaki özgürlük değil, ona dayatılan “uygunluk” ölçütleridir. Feminist teolog Amina Wadud, kadınların Kur’an’la ilişkisini “kutsala yabancılaştırılmış deneyim” olarak tanımlar. Çünkü toplumsal normlar, kadın bedenini “temizlik” üzerinden yargılayarak, dini pratiklere katılımını sınırlayabilir.

Bu durum, yalnızca dindarlığın değil, aynı zamanda kadınların kendilerini Tanrı karşısında nasıl konumlandırdıklarının da bir yansımasıdır. Bir kadın forum katılımcısının sözleriyle:

> “Benim temizliğimi Tanrı değil, regl takvimim belirliyor gibi hissediyorum.”

Bu ifade, bireysel bir sitem gibi görünse de, aslında kolektif bir deneyimin özeti gibidir.

---

[color=]Erkeklik ve Kutsalın Koruyuculuğu: Güç, Kontrol ve Sorumluluk

Toplumsal olarak erkekler, dini bilgiyi aktaran, yorumlayan ve koruyan konumda görülmüştür. Bu durum, erkeklerin “kutsalın bekçisi” rolünü pekiştirirken, aynı zamanda kadınları “kutsalın dış halkası”na iter. Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı, çoğu zaman “kadınların rahat etmesi için kuralı esnetelim” anlayışıyla sınırlı kalır. Ancak bu yaklaşım, cinsiyet eşitsizliğini sorgulamak yerine, onu yumuşatmaya çalışır.

Buna rağmen, bazı erkek din alimleri bu yapıyı sorgulamaya başlamıştır. Örneğin, Endonezyalı ilahiyatçı Nur Rofiah, erkeklerin “kadın bedenine dair hüküm verme hakkı”nı eleştirerek, “temizlik” kavramının yeniden yorumlanması gerektiğini vurgular. Bu tür yaklaşımlar, dini alanın erkek merkezli yorumlarından çıkarak, daha eşitlikçi bir anlayışa kapı aralar.

---

[color=]Sınıf: Kutsal Metinlere Erişimde Görünmeyen Engel

Kutsala dokunma hakkı, sadece cinsiyetle değil, sınıfsal farklarla da şekillenir. Eğitim, ekonomik imkânlar ve kültürel sermaye, bireyin dini bilgiye nasıl ulaştığını belirler. Alt sınıflardan gelen birçok insan için Kur’an, evin en üst rafında, nadiren indirilen bir kutsal nesnedir. Orta ve üst sınıflarda ise Kur’an, kişisel gelişim, dil öğrenimi ve manevi pratiklerin bir parçası olarak gündelik hayatta daha görünürdür.

Bu fark, “abdestsiz dokunmak” tartışmasında da kendini gösterir. Çünkü kutsala temas, sadece fiziksel bir dokunuş değil, aynı zamanda bilgiye, eğitime ve güvene erişimle ilgilidir. Sınıfsal farklılıklar, kimlerin dini bilgiye “layık” görüldüğünü sessizce belirler.

---

[color=]Toplumsal Normlar ve Dini Metinlerin Yorumlanması

Kur’an’da “abdestsiz dokunmak” yasağına açık bir hüküm bulunmaz. Ancak “Ona ancak temizlenenler dokunabilir” (Vâkıa Suresi, 79) ayeti, tarih boyunca farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu yorumların bir kısmı temizlik ritüellerini vurgularken, bir kısmı manevi saflığa dikkat çeker.

Sorun, bu yorumların genellikle erkek ulema tarafından yapılmış olmasıdır. Dolayısıyla “temiz” ve “kirli” kavramları da erkek merkezli bir dil içinde biçimlenmiştir. Bu, hem kadınların hem de farklı sosyal grupların dini pratiklerde eşit temsil edilmesini engellemiştir.

---

[color=]Birlikte Düşünelim: Günah mı, Yoksa Yorum mu?

Belki de asıl soru şudur: “Kur’an’a abdestsiz dokunmak günah mı?” değil, “Kimin elinin kutsala dokunmasına izin veriliyor?” olmalıdır.

Eğer abdest bir saygı göstergesiyse, bu saygı sadece bedensel değil, zihinsel ve toplumsal bir temizlik olarak da düşünülmelidir.

Bu tartışma, dinin özündeki eşitlik ilkesini hatırlatır: Tanrı’ya yaklaşımda cinsiyet, sınıf ya da statü farkı yoktur. Fakat toplumlar, bu eşitliği korumakta zorlanır. O yüzden forumdaki herkese birkaç soru bırakmak gerekir:

- “Temizlik” kavramı gerçekten kimin tanımıyla belirleniyor?

- Regl dönemindeki bir kadın, gerçekten “eksik” midir, yoksa toplumun gözünde mi öyledir?

- Kutsala saygı, bedensel ritüellerle mi, yoksa vicdani farkındalıkla mı ölçülmeli?

---

[color=]Kaynaklar ve Notlar

- Mary Douglas, Purity and Danger (1966)

- Amina Wadud, Qur’an and Woman: Rereading the Sacred Text from a Woman’s Perspective (1999)

- Nur Rofiah, Gender and Islam in Contemporary Indonesia (2020)

- Kişisel gözlem: Anadolu’da farklı dini gruplarda yapılan alan araştırmaları (2019-2022)

---

Bu tartışma, “abdestsiz dokunmak” meselesinden çok daha fazlasıdır. Aslında mesele, kutsala kimlerin, hangi koşullarda dokunabildiğiyle ilgilidir. Ve belki de en çok, “dokunmaya izin verilen eller” ile “uzakta tutulan eller” arasındaki görünmez farkı fark etmeye cesaret etmekle.